11 delikanlı dizi dizi, kıpkırmızı uzanmış yatıyor; kimsenin hiç bir şey kutlayacak hali yok. Boğazımızda koca bir yumru, göz yaşları sel oldu aktı.
Babalar Günü...Babalar Günü...
Tamam anladık Babalar Günü ama yok bugün kutlama mutlama. Zaten babaların suçu büyük bu ülkede. Ya üç-beş bine satıyorlar kızlarını ya da inandırıyorlar onları, büyüyünce onların ne düşündüklerine bu ülke itibar edecek diye. Kızlarının ağzından çıkan her cümleye dünyanın en muhteşem söz dizesi muamelesi yapıyorlar. Kayıt cihazlarına konuşturuyorlar onları "bir de buraya söyle" diyorlar; "oku" diyorlar "Anna Karanina ile Madam Bovary'i oku sonra karşılaştır." "Sen çok oku, çok öğren, senin bu ülke için yapacakların var" diyorlar. "Akıllı erkek ile akıllı kadın birbirini tamamlar, ancak birlikte, yoldaşlıkla ilerlenir hayatta" diyorlar.
Sonra...Sonra, babası ona "akıllı" dediği için kendini "akıllı" sanan kız çocuğu çıkıyor dışarı. "Ne düşündüğünü uygun zamanda, uygun biçimde ama mutlaka söyle" denmiş ya kendine söylemeye başlıyor düşündüklerini tek tek... Aa-aaaa! Kimse öyle bayılmıyor bu kızın söylediklerine. Hele erkekler girmişler sımsıkı birbirinin kollarına; kadın aklının, eşit düzeyde kadın yoldaşlığının eksikliğini hiç duymuyorlar bir adım önde yürürken. Kendi seslerinin yankısı yutuyor başka frekanslardan gelen sesleri.
O zaman kız, suçu babasına atıyor tabii. İnsan kızını oğlunu nasıl yetiştirdiyse öyle mi yetiştirir? Babalar Günüymüş....
Şaka bir yana, buruk da olsa "Babalar Günü kutlu olsun" diyeyim. Ve hatırlatayım, babalarını faili meçhul cinayetlere kurban verenler "Benim babam kahramandı" diyor. Babaları Silivri ve Hasdal cezaevlerinde tutuklu bulunan (metinde esir alınan diyor) subayların çocukları da "Babalarını bekliyor."
Silivri'de yatanlardan bazıları masum olabilir. Ama bu polis amcalar niçin sıradan vatandaşları almıyor o Silivri'ye? Aylar süren teknik ve fiili takipler sonrası haklarında yakalama emri çıkarılıyor. Babaları Silivri'de yatan çocuklar silivride yatan babalarının vakti zamanında babaları güneydoğudaki tarlalara cansız vaziyette atılmış çocukların öksüz kalmalarına sebep olduklarını biliyorlar mı? Güneydoğudaki bazı çocuklar babalarının mezarlarını biliyorlar. Fakat bir kısmının ise babalar gününde ziyaret edecek mezarları bile yok. Silivride yatan babaları yatan çocuklara şöyle denmiştir muhtemelen; baban orda görevini yaptı, ya da birilerinin görev yapması için emir verdi. Evet evet, onlar görevini yaptı.
YanıtlaSilKimsenin kimseye toptan kefil olamayacağı bir dava bu, kabul. Çürük yumurtalarla sağlam yumurtaların bir sepete konduğu, gerçekten insanlık suçları ile uyduruktan hazırlanan belgelerin gerçek gibi "servis" edildiği, sanki bu ülkenin daha fazlasına ihtiyacı varmış gibi yeni yeni kurbanlar yaratan bir oyun da aynı zamanda. JİTEM'le mücadele etmiş, Güneydoğu'daki faili meçhulleri aydınlatmaya çalışmış bir savcının Ergenkon'dan tutuklanması mesela... Bu kadar göz göre göre böyle bir hukuksuzluğun yapılmasına isyanım çok büyük.
YanıtlaSilAma sizin yazdığınız babasını tanımadan büyüyen çocuklar trajedisi de yakıyor kalbimizi. Kim suçluysa cezasını çeksin istiyorum ama sabah evinden çıkan işinde gücünde olan herkes akşamında evine dönsün. Ne yazık ki "akşam evine dönebilmek" hala uğruna mücadele verilen bir hal bugün Türkiye'de.