26 Kasım 2009 Perşembe

CNN HEROES VE BENİM ADAYIM



CNN her sene, Anderson Cooper'ın idaresinde, çevresinde fark yaratan yerel kahramanları seçiyor. "Ordinary People Extraordinary Impact" sloganıyla, sessiz sedasız çevresindekilerin hayatlarını iyileştirenler listeleniyor, oylanıyor. En kahraman, bugün yarın açıklanır.

Ne zaman CNN Heroes zamanı gelse, ben de aşağımızdaki Lalegül Berberi'ni düşünürüm. Anderson bana sorsa, benim adayım kesinlikle O olurdu. Sadece babamın saçlarını güzel kestiği için değil tabii ki... Tek başına çevresindeki pek çok kişiye yetiştiği, anlayana sadece yardım değil bir yaşam tarzı sunduğu için...

Sıkı İşçi Parti'li olan Lalegül Berberi, kitap toplar, topladıklarını tek tek iletir köylüsüne -herkesin ilgi alanına göre. İnşaatları dolaşır, işe yaramaz boruları, boş boya kutularını alır, temizler, tarlasında kullanmak için ihtiyaç duyan çiftçilere dağıtır. Dükkanının önünde organik tarım yapar. Ziraatçıları bunaltmış ama önce; ne nasıl, hangi ortamda yetişir diye... Artık yandaki kuruyemişçi ile ortak hazırladıkları öğle yemeğinde menemeni, kendi bahçesinin malı organik domates ile yapıyor. Bir de dükkanının tabelası yok. İ. Melih Gökçek tabela vergilerini insafsızca yükseltince kapattırdı tabelasını, "öyleyse böyle" dedi... Gören değil, bilen geliyor dükkana.

Parmağını kıpırdatmadan, elini taşın altına koymadan yerinde oturan, dinci, liberal veya Marksist geçinen herkese inat! Benim adayım Lalegül Berberi!

20 Kasım 2009 Cuma

Out of Focus



Uzun zamandır düşünüyorum, sanırım Satürn'ün itip kakmaları sırasında veya evrendeki başka kozmik etkilerin altında benim karmamda bazı unsurlar bozuldu. Görülmem, algılanmam, var olmamla ilgili bir soun var. Bir Woody Allen filminde vardı; karakterlerden biri, bir kozmik etki ile "out of focus" oluyordu. Filmin diğer kahramanları gayet net bir şekilde repliklerini söylerken, "out of focus" olan aralarında duruyor ama yüzü bir türlü seçilemiyordu. Sanırım ben de öyle oldum. Manyetik bir alandan geçerken bozuldum... Bunun en büyük göstergesi de, ister inanın ister inanmayın, artık adımın bir türlü doğru yazılamaması. Karma "out of focus" olunca ismim de algılanamaz oldu. Amerika'da aldığım tren biletinin üzerinde, kadının elinde pasaportum olmasına rağmen, Cemile Ankara yazıyordu. Portekiz konferansında soyadım, organizatör kadına artık bir yalvarmadığım kalmış olduğu halde, Ataca yazıldı. Hadi bunlar gavur illerde geldi başıma, normaldir. E dün, burada Ankara'da, benim içn hazırlanan resmi belgeleri elime aldığımda gözlerime inanamadım. Adım Can Ataç olmuş. Belgeyi hazırlayan kadın kimliğe bakınca gülme krizine girdi. Ben de emin oldum, bir Woody Allen filmindeyim ve "out of focus" oldum.

4 Kasım 2009 Çarşamba

STARBUCKS'I NEDEN SEVİYORUM


Küreselleşme konusunda henüz kararımı vermedim. Elbette ki yerel kültürleri tehdit ediyor, tek tiplilik yaratıyor, küçük sermayeyi büyük sermayenin yatırım eğilimlerini takip etmek zorunda bırakıyor. Ama bana ilaç gibi geldi son birkaç yıldır. Burada kimseye ulaştıramadığım yazılarımı aldı bastı, evimde kara deliklerin yuttuğu başvurularımı aldı, kısa dönemli de olsa kabul etti. Yerel boyutta böcek muamelesi görürken, küresel boyutta bayağı bayağı itibarım var evvelallah.

Yerel kahve sektörümüzü arada desteklesem de bu blogu takip edenler biliyor; seviyorum Starbucks'ı. Zaman zaman bayağı yanık kahve çekirdeği kullansalar da onlara, bana kahvemi alıp kimsenin dikkatini çekmeden elimdeki iş neyse onu rahatlıkla halledebileceğim ortamı hazırladıkları için müteşekkirim. Bugün de, Ankara yağmurunda ıslanan çoraplarımı çorapçıdan aldığım çoraplarla değiştirmeme, ıslak ayakkabı yeni çorapları da ıslatınca bu sefer çıplak ayak, iki çift çorap kurutmama olanak veren ortamı, bana Kızılay'da (Kızılay'da vurgu var) sağladı. Kendisine teşekkür ediyor, küreselleşme mağdurlarına da "Pasta yiyin!" diyorum. Yılbaşı sezonu için getirdikleri ıslak muffin çok güzel.