4 Mayıs 2010 Salı

TÜRK KADININI KİM TEMSİL EDİYOR

Emine Erdoğan’ın Brüksel’de önünde duran kağıdı iyi okudu diye Türk kadınını temsil ettiği iddiasına elbette ki katılmıyorum. Dalga mı geçiyorsunuz? Mesele de bugün bir köşe yazarının yazdığı gibi başı açıkların başı bağlı bir kadına karşı çıkışları değil. “Berna Yılmaz, Rahşan Ececvit, Türk kadınını ne kadar temsil ediyorsa Emine Erdoğan da o kadar etmektedir” diyor yazar özetle.


Hiç bir politikacı eşinin kişisel hayranı değilim ama gayet iyi hatırlıyorum Berna Yılmaz’ın kalp sağlığı kampanyalarının yüzü olduğunu; Rahşan Ecevit’in hayatını anlatan kitapta Oran daha kentleşmenin bir parçası değilken çevredeki çocukları tek tek toplayıp okula götürebilsin diye binek otosu yerine küçük bir minibüs aldığını okuduğumu…


Başbakanın eşi olarak her şeyi yapamazsınız elbette ama bu ülkenin milyonlarca sorunundan bir tanesinin bile ucundan tutmaz mısınız yahu? Hadi ensestle, aile içi şiddetle mücadele etmek herkesin harcı değil; bari anne-çocuk sağlığı kampanyalarından birinin sürekli yüzü ol. Köy köy gez; bebeler çocuk felci, menenjit aşısı olurken onları kucağında tut. Ağlarlarken ağızlarına bir tane bonbon at.

Mesele budur… Yaşadığı ülkenin toz duman karmaşası içinde kamuoyu karşısına çıkışları moda defilileri, Naomi Campell ile ortak işlere imza atacaklarının ilanı ve Filistinli çocuklara ağlamakla sınırlı bir kadını, 2010 yılında önündeki kağıdı okudu diye, müsadenizle ben alkışlamayayım…

Türk kadını ile ilgili düşüncelerimi de bir başka yazıya saklayayım.

2 yorum:

  1. Çok çok üzülüyorum bu manzara karşısında. Bu dönemde öncü kadınlarla bambaşka olmalıydı manzara....

    YanıtlaSil