20 Şubat 2009 Cuma

Hani Benim Evrensel Misafirperverlik Hakkım?

Her ne kadar şu Stoacı kalbim insan sevgisiyle dolup taşsa da (!) hiç bir zaman Kant'ın evrensel misfirperlik hayali ile eğlemedim kendimi. Ama ne zaman ki yeşil pasaportun konforundan lacivert pasaportun çilesine düştüm "ne oluyoruz" oldum. Hele geçen sene bir Portekiz vizesine başvurma hikayem var ki daha önce kendimi hayatta hiç bu kadar "öteki" hissetmemiştim. Salazar artığı, "döt" vize memuru Jorge bizden noter onaylı otel rezervasyonu istemeye kalktı. Pazar günü uçacağımız halde vizeleri ancak Cuma 15.55'te alabildik. 
Şimdi yine vize alma/alamama kabusları çöktü üzerime. Almanya transit vize istiyor mu? Sırf geçmek için mi veriliyor yani o 60 Avro? İşte Kant'ı yetiştiren ülkenin bana ettikleri... Sonra da anlat çocuklara yok sonsuz barış teorisiymiş yok insanlık toplumu bölünmez bir bütünmüş... Yaaa bir de benim ABD vizem öbür pasaportumda kaldı, çift pasaportla seyahat ederken bir sorun çıkmaz değil mi? 

Bu arada, hadi ben şu vize işlerini hallettim. Ama canım ülkem beni o kadar sevip bağrına basmış ki öyle kolay kolay bırakmıyor bir yerlere. Dünyanın en pahalı pasaportlarından birini kullandığımızı biliyor muydunuz? İki sene önce iki senelik pasaport için 230 lira ödemişim. Şimdi bir sene için 253,80 lira ödemem gerekiyor. Bir de tabii yurt dışına çıkış harcı var. Evet, belki dışarıda kimse benim misfirperverlik hakkımı önemsemiyor ama gördüğünüz gibi kendi ülkem beni sevgisiyle öyle bir sarıp sarmalamış ki "nereye" diyor, "kal".    
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder