10 Ağustos 2013 Cumartesi

KINDLE'LA İMTİHANIM

Akademik, yarı akademik bir sürü yazı yayımlattım ama yayımlatamadığım yazılarımdan da buradan Cabo da Roca'ya yol olur veya bir arkadaşımın deyimiyle "evin duvarları kaplanır." İyi olmayanlar vardır arasında mutlaka ama bazıları içimde ciddi anlamda kanayan yaradır. Yazıların da kısmeti var gerçekten ve evine, yuvasına ulaştırmak gerekiyor. Yanlış zamanda yanlış ellere düşüp p/hiç oluyorlar. Şu anda elimde öyle "bastard article of mine" diye sevdiğim ve adam etmeye çalıştığım bir makale var mesela. Umarım yuvasını bulur.

Kindle yazısına böyle başlamam biliyorum, çok acayip. Ama yuvasına nedense göndermeyi başaramadığım yazılarımdan bir tanesi de Kindle ile ilgiliydi. 2010 yılında Los Angeles dönüşünde yazmıştım. Orada kaldığım süre boyunca e-kitapa geçiş ile ilgili o kadar çok şey okumuştum, konu üzerine o kadar çok düşünmüştüm ki yazmasam olmayacaktı. Üstelik ben kitap sayısının ve yayılmasının (bibliophilia'dan değil mania'dan bahsediyorum) yaşayanlar üzerinde travmatik etki bıraktığı bir evden canını zor kurtarmış biri olarak herkesten çok elektroniğe taraftardım. Sonuç olarak değişik bir şeyler söyleyebilirdim.

Yazıyı önce bilmemne kitap ekine gönderdim. Cık! Kara delik. Yanıt çıkmadı. Daha sonra bir başka bilmemne kitap ekine daha, bu sefer editörünü tanıyan bir arkadaşımın aracılığıyla gönderdim. Oradan da olumsuz yanıt geldi. Editör "Çok ilginç bir yazı ama burada anılar ve düşünceler var. Ünlü olmayan birinin anıları ve düşüncelerini basamam" diyordu.

Neyse zaten ortalık e-kitap yazılarından geçilmediği bugünlerde bir önemi kalmadı diyeceğim ama yukarıdaki girişi yaptığıma göre kalmış. Bu arada ben tabii e-kitaba geçtim. Kendisine aşka yakın hisler beslediğim bir Kindle Fire HD'nin coşkulu sahibiyim.




Kindle bana geldiğinden beri Amazon'a iki kere ütüldüm: 1) Foreign Affairs üyeliğim mükerrer oldu, yanlışlıkla. Elim erip de hala düzeltemedim. 2) Aslında akademik olarak kullanacağım ve ilgi alanıma doğrudan girdiği için kendisini satın almam gereken kitabı bir an önce okuma dürtüsü ile indirince bir de gördüm ki sayfa numaraları yok. Alıntı yapamayacaksam o kitabı okumama ne gerek var!


Bu iki olay haricinde -ki aslında birinde Amazon'un hiç suçu yok- tahtalara vuralım her şey yolunda gidiyor. Hep hayal ettiğim gibi, canının istediği her kitabı okuyorsun ama sadece sahip olmak istediklerine sahip oluyorsun. Geçen 8 ay içerisinde 2 tane mi ne gerçek kitap satın aldım. Yakın gelecekte de sahip olmak istediğim bir kitap gözükmüyor.

En çok Dan Brown'un Inferno'suna önalış yaptığım için mutlu oldum. Mayis'ta bir sabah uyandım, yattığım yerden baktığımda Kindle'imdaydı. Okumaya başladım ama ateşli olduğum günlere denk geldi, Inferno imgeleri ateş kabuslarıyla birleştiği için bitiremedim.

Bu ara yoga, wabi sabi ve hayatı basitleştirmek üzerine okumak istiyorum ama bu konular üzerine kitaplarım olsun istemiyorum. Ne yapıyorum? Aşkım Kindle'a başvuruyorum ve anında okuma hakkı elde ediyorum. Yakında değiş tokuş hakkı veren, yani elektronik bile sahip olmama üyeliğine geçeceğim.

Mutluyum.        

2 yorum:

  1. Sahip olmayı planladığımız her türlü metni, artık plan yapmaya bile gerek kalmayacak hızda sahip olmamız, eski sistemle kıyaslanamayacak kadar büyük bir üstünlük. Ama bu sefer de, sahip olunan metin bolluğundan, hiçbir metne hak ettiği dikkati verememek, hızla göz atıp diğerine geçmek gibi sorunlar çıkıyor.

    YanıtlaSil
  2. Önce hemen bir "hayır" diyecektim ama aslında doğru; ben de erişimim kolaylaştıkça daha sık alışveriş yapar oldum ve sanal kütüphanem okumadığım ya da şöyle bir baktığım kitaplarla dolmuş. İlk iş Inferno'yu bitireyim bari :)

    YanıtlaSil