27 Şubat 2011 Pazar

İNSANLIĞI SEVİYORUM...BAZEN İNSANLARI DA!

Peanuts'daki Linus'un "İnsanlığı seviyorum, tahammül edemediğim insanlar" sözünü hayat düsturu yapmış olanlardır benim sevdiklerim, iyi anlaştıklarım.


Ne var ki, bu taşınma sürecinde her zamankiden çok insanla temasa geçmek durumunda kaldım ve kimini sevdim de...

Önce bir avuç çekik gözlü yörük geldi eşyaları taşımaya. Bir tanesi piyano ağırlığındaki kitap kolilerine taktı, "okumanın zararları" deyip yerlere yattı. Evden çıkarken hala ardımızda kalan babamın kitaplarını gösterip "bunları da alalım, çalışırsın" diye makaraya alıyordu beni.

Sonra Mehmet Usta geldi ocağı tamir etmeye. Adamı elektrik çarptı, popo üstü oturdu. Benim aklım çıktı. O aklımın çıkmasına güldü; ne dediysem de işini bitirmeden gitmedi.

Sonra neslimizin önceki kullanımlarında zerresine halel gelmemiş antika gümüş anahtarlık benim ayı boğan ellerimde kalıverdi. Bana da Yüksel (Kuyumcular) Çarşısı yolu gözüktü. Oradaki usta bir yandan anahtarlığı tamir ederken diğer taraftan çırağı Fırat'ı çekiştirdi. "Var ya" dedi "Şeytan uğramıyormuş Yüksel Çarşısı'na nasılsa artık Fırat orada diye"...Fırat'ı babası ortaokulu bitirip okumak istemeyince iş öğrensin diye bizim ustanın yanına koymuş. Yol parası, yemek babadan, iş öğretmek ustadan. Ama Fırat'ın derdi gümüş değil, pırlanta. "Usta, bir günde öğrenirim. Sen öğret bildiklerini" diyor ama usta hiç oralı değil.

Sonra da Çankaya Belediyesi'nin vergi dairesine gittim evi tescil ettirmek için. Bir kadıncağız geldi, belli dertli. İşyeri varmış ama yanına kaçak oto yıkama gelmiş. İşi bozulmuş, zaten Ankara Sanayi Odası'na ödediği aidatlar da belini bükmüş. Satmış işyerini ama sattığını bildirmemiş belediyeye. Sattığı adam da ödememiş vergi mergi. Elinde 2 yıllık faiz binmiş vergi borcu, derdini anlatmaya çalışıyor. Bir ara sistem çöktü, yanyana oturup beklememiz gerekti. "Şimdi ne iş yapıyorsunuz" diye sordum. "Milli piyango satıyorum şimdi. Vergi ödeyeceğim, aidat yatıracağım derdi kalmadı. Rahat ettim yahu" dedi. İçimden sarıldım kadına.

Ama bir de bizim okuldaki kat görevlisi Nuri var ki, onu Allah'a havale ettim. Hocaların odasındaki çikolataları önce yiyip sonra "hakkını helal et" diyen Nuri'yi... Beni paranın sağlıktan önce geldiğine ikna etmeye çalışırken "ben burada işe girmeden önce mesela hocam altımdaki hanımım bile yoktu" diyen Nuri'yi... Söylediği sözdeki yanışlar konusunda hiç bir fikri yok ki ben neresini düzelteyim. Dedim ya Allah'a havale ettim onu.

1 yorum:

  1. bu taşınma eylemi, anlatıyor insanların gerçek ruh hallerini. yoruyor ama sonucuna değiyor.

    YanıtlaSil