21 Mart 2010 Pazar

GERİ DÖNÜŞÜM PROCESİ

Amerika'da görüp de etkilendiğim şeylerden bir tanesi de insanların kendilerine kişisel "meydan okuma" hedefleri koyduğunu görmek oldu. Julie and Julia filmini seyredenler için böylesine bir "meydan okuma," 365 günde 524 yemek tarifini tamamlamaktı. Ben Los Angeles'tan dönerken basının ilgisini çeken diğer bir meydan okuma da, bir adamın bir yıl boyunca çevre üzerinde hiç bir etki bırakmadan yaşama çabası olmuştu... Cep telefonu kullanmamak, Starbucks'ta hep aynı bardağı kullanmak adamın yöntemleri arasında idi.

Burda da yavaş yavaş böyle kişisel meydan okuma girişimleri duymaya başladım aslında. Gittikçe popülerleşen Runtalya maratonu örneğin. Katılıp Çağdaş Yaşamı Destekleme için koşan tanıdıklarım oldu. Derece almak önemli değil; hayırseveler, yarışa katılan ve tamamlayanlar için gönüllerinden kopan miktarı yatırdılar. Tek bir kişi, koşarak 7-8 öğrenici için 1 yıllık burs kazandırabildi sonuçta. Hem spor yapmak için motivasyon, hem meydan okuma hem de faydalı olmak bir arada...

Benim ilk kişisel meydan okumamın faydası, olursa, ancak bana ne yazık ki... Asıl çalıştığım konu değil de hobi olarak okuduğum konuyu ilgilendiren bir yarışma ilanını görünce katılmaya karar verdim. Yan ilgi alanım olduğu için elimde bölük pörçük notlar birikmişti; bunlar yer tutuyordu ve artık haklarında bir şey yapmak gerekiyordu. Elimde biriken diğer bir şey de yarım kullanılmış, anlamsız bir şekilde saklanmış, atılması ziyan ama hep sırasını beklemek zorunda olan kırtasiye malzemeleri idi. Kırtasiye, ajanda delisi olduğum dönemden kalma... Bu meydan okumanın kuralı, 2 ay boyunca, tamamen eldeki yarım kullanılmış kalem ve tamamlanmamış defter ve kırışmış, üzerine kahve dökülmüş müsvedde kağıtları kullanarak 13.000 kelimelik bir makale yazmaktı.


Çok yoruldum, baharın ilk günlerini kaçırdım. Güzelim kaligrafi kalemlerinin önünde şeytan benimle çok konuştu ama sonunda bitti. Yazdığım kelime sayısını Ece ajandama not aldım. Şimdi artık yazmayan, yıllanmış bir avuç kalemi çöpe, eskitilerek kullanılmış bir tomar kağıdı geri dönüşüm kumbarasına atmaya hazırım. Kendime yapmaya söz verdiğim bir şeyi yaptım; yaşama alanımı hafiflettim.


Katılıyorum; bir şeyleri değiştirecek her hareket kitlesel olmak zorunda değil. Hayatına biraz anlam, disiplin katmak isteyen herkesin kişisel meydan okumaları olmalı. İnsan bir an kendini çok iyi hissediyor.



Ama haberiniz olsun; en sonunda kimse gelip madalya takmıyor.

2 yorum:

  1. Meydan okuma olarak bakmamıştım ben hiç bu işe. İlginç bir düşünce. Bak şimdi heves ettim. Ben de kendi kendime meydan okumalıyım.

    YanıtlaSil
  2. ister meydan okuma de, ister yaşam alanını hafifletme veya istersen girişim diyelim...sonuçta "sen" olarak yaptığın ve yağacağın herşey kıymetli, değerini birgün bulacak eminim. sen senin değerini bil yeter, bu ilk aşama...

    YanıtlaSil