16 Mart 2010 Salı

SALİHA'NIN DÜNYA İNSANI AÇILIMI


Geçen hafta, Edirne'deydim. Sinan'ın şaheseri Selimiye Camii'ne gitmek demek Roman vatandaşlarımızla illa ki iki çift laf etmek demek...


İçerideki 8 milletten oluşan AB'li grup teker teker dışarı çıkarken, kucağında bebesiyle yanıma yaklaşan, çocuk gelin olduğu belli gencecik bir Roman kız bana, "Teyzeee, bunlar gavur mu" diye sordu. Ben, sorunun "teyze" bölümüne takılmış olduğumdan, "gavur" bölümü bana o kadar koymadı ve "evet" deyiverdim. Dedim ama tabii tam arkamda duran, kızın kaynanası Saliha'yı "esaba" katmamıştım. Öyle bir fırça yedik ki Saliha'dan, "Günah kııız günah, denir mi öyle! Hepimiz insanız, yok gavur mavur" diye... Tam "Ben zaten espiri olsun diye, şakadan dedim. Olur mu hiç öyle şey!" demek üzereydim ki Saliha devam etti; "Hepimiz insanız, hepimiz müslümanız." Bak şimdi, buyur burdan yak! "Bunu da düzeltmeyeyim, bu da böyle mi kalsın" yoksa "Oturup anlatayım mı, kimimiz müslüman kimimiz değil ama yine de biriz" diye düşünürken başka şeyler düşünmeye başladım.

Düşündüm ki; bu ülkede, Kozmopolitanizm'in kitap tanımını bulamazsınız. Kitap tanımı yoksa Kozmopolitanizm de yoktur diyemezsiniz ama. Üstelik "politically incorrect" söz de boldur ama buna bakıp da, insanlar kitap tanımlarına uygun konuşmuyor diye de, "Türk halkı ırkçıdır, ayrımcıdır" demek olmuyor işte. Ne diyor aslında Saliha, dünya insanı açılımında? "Hepimiz insanız, hepimizi Allah yarattı." Elimizden gelen budur, bence bu da yeteri kadar kozmopolitandır.

30 kişilik heyeti, tek tek toplayıp eksiksiz otobüse bindirme derdine düşmüşken unuttum sonra Saliha'yı. En son gördüğümde, bizim Litvanyalılar'ın yanındaydı. Topuklarının üzerinde boyu 1.90'a ulaşan dilbere, kafasını kaldırmış çok çok aşağıdan bakarken çocuk gelinine sesleniyordu: "Sonuçta epimizin içine giydiği don işte."



Bu arada ben kendi Roman açılımımı da geçen sonbahar, Roman tokacıdan 1 liraya aldığım "Roman kız" tokası ile çoktan gerçekleştirmiştim, haberiniz olsun.

3 yorum:

  1. "Esaba" katmak gerek! Hepsi bu "esapsızlıktan ve aynı zamanda da fazla esapçılıktan" doğan problemler değil mi?

    Yazıya bayıldım. Söylemeden edemedim.

    YanıtlaSil
  2. Çok doğru yazmışın; gerçekten de "esapsızlıktan ve fazla esapçılıktan" yapılması gereknler bir türlü yapılamıyor. Farklı farklı düşünenleri birleştirecek o kadar çok ortak nokta var ki halbuki..

    YanıtlaSil
  3. o zaman benim yorumum da Başbakan'ın "roman açılımı"na getirdiği "aaarikaa" yorumla kibariye ablamızdan arak olsun " OLAY GACISIN ANACIM":)))

    Şaka bir yan yazıyı okuyunca düşündüm ki, biz kafamızda kurguladığımız ve biraz da doğduğumuz andan bu yana programlandığımız hayatı kovalamaktan öyle yorgun düşmüşüz ki, başımıza gelen bu ve bunun gibi "anlatılıp gülünesi" olayları çoğu zaman es geçiyoruz.

    Misal, pazar günü ÜDS sınavına giderken bindiğim dolmuş beni sınav yerinin yaklaşık 500 m uzağında bıraktı. Haliyle sinirlendim ve "hani önünden geçiyordu, geç kalacağım şimdi" diye feryad etmiştim ki şivesinden Sincan, Fatih taraflarından olduğunu düşündüğüm dolmuşçu amca bıçkın gülümsemesi ile dikiz aynasından bana bakarak aynen şöyle dedi " fena mı olur hanım abla yürürsün işte, oksijen gider beynine, uykun da zihnin de açılır.":)))
    işte o an tüm sinirim geçti ister istemez, aklıma geldikçe dikiz aynasından yansıyan yüz ifadesini, güldükçe güldüm:)))

    YanıtlaSil