20 Nisan 2010 Salı

MAKARON DA MAKARON...

Yemek blogunuz yoksa blog dünyasında geri planda kalmak sanırım kaçınılmaz. Özellikle profesyonel yemek blog sahiplerinin çoğunun profesyonel fotoğrafçılar olduğunu göz önüne aldığınızda... Anlaşılıyor ki bu blogların, görselliklerinin de etkisiyle, ne yenmesi gerektiğine dair inanılmaz bir kamuoyu yaratma güçleri var. Hangi bloga baksam bir makaron sevdasıdır almış başını gidiyor...



Acaba hangi odak verdi bu "Eveeet şimdi hep birlikte makaron tarifi veriyoruz" komutunu? Ve ben sözde bunca okumuş, kül yutmaz halimle bilinçaltımı nasıl koruyamadım bu makaron sevdasından? Hatırlıyorum da yıllar yıllar önce babam alıp getirmişti eve de burun kıvırmıştık "yok muydu şöyle bol çikolatalı bir şey" diye. Belçika'ya gittiğimde vitrinlerdeki dizi dizi makaronlara dönüp bakmamış da kırtasiyelerdeki Fransız Clairefontaine defterlerinin peşine düşmüştüm. Peki ne oldu da ben dün sabah "benim makaron almam lazım" diye uyandım? Bilinçaltım bu kadar mı müsait bu çeşit, nazik ifadesiyle, "müdahaleye"? Makaron lobisinin arkasında kimler var?

Bu arada ben enginar lobisinin de bu işin içinde olduğundan şüpheleniyorum.

2 yorum:

  1. makaron ve ipek sayfalı clairefontaine defterleri hayatın en güzel lüksleri benim için...

    YanıtlaSil
  2. Makaron çeşitliliği Avrupa'da da çıldırmış anlaşılan. Dışı çikolata içi muz diyorlar... Bizde hala içi dışı bir bunların :)))

    YanıtlaSil