Toprak grubunda benim burcum. Toprak kokusunu sanırım herkesten biraz daha çok severim. Çocukken toprak gibi kokmak için toprağı sadece cebime koymaz, avuçla saçlarımın arasına serperdim. Annemin beni her seferinde küvete atıp ovalaya ovalaya yıkaması mı etkili oldu yoksa büyüdüm mü hatırlamıyorum ama benim toprağa bulanmış günlerim sona erdi...
Okuduğum bir Audrey Hepburn biyografisinden aklımda kalan, UNICEF elçisi olarak katıldığı bir Oscar törenine manikürsüz ve tırnaklarının etrafında toprak kalıntıları ile katılması olmuştu. Tırnaklarını fark edenlere "Buraya gelmeden önce bahçemde çalışmak zorundaydım" diye açıklamış. O zaman bana çok anlamlı gelmeyen bu disiplini, bugün özlüyorum ben. Ankara'da korunaklı bir sitede oturuyorum. Yokluklarım arasında bir de bahçe var. Toprağa bulanmak istiyorum yine.
Bugün market alışverişinde bir saksı toprak ve bir torba fesleğen tohumu gördüm. Aldım, eve getirdim. Besmeleyle serptim tohumları, suladım toprağı. Sulasam sulasam sulasam saksıyı, bir gün bir bahçe büyür mü içinden?
...
Ben beklemeye başladığımda doğan bebeler 2 yaşını doldurdular. Aldığım fesleğen tohumları, biliyorum ben beklemeye devam ederken filizlenecek. Ben beklemeye devam etsem de çağıracağım dostları, fesleğenimden yapılmış pesto soslu makarna yemeğe.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder