27 Ocak 2011 Perşembe

ELİTİZM'İ YENİDEN DÜŞÜNMEK

Felsefede, politik düşüncede burada ayrıntı verilemeyecek kadar geniş bir tartışma konusudur elitizm. Ben bir blog yazısının dar çerçevesinde ve tabii ki (bilimselin tersi olarak) kişisel olarak ele alacağım. Taa Platon'a gitmeyeceğim.

Eşitlikçilik karşıtı bir avuç çıkarcının tarihsel ve geleneksel ayrıcalıklarını koruyarak sistemden nemalanması anlamına geliyorsa elitizm kötüdür. Olağanüstü düzeyde yetenek, zeka ve deneyim (serveti de dışlamıyorum) sahibi bir avuç bireyin toplumun bütününde yapıcı bir etki yaratması ise elitizm, iyidir. Elitizm'in tek bir tanımı yoktur; iyisi ve kötüsü vardır.

Türkiye'de 2002 seçimlerinden sonra elitizm tek bir anlamda kullanılır oldu; laik elitizmin sona erip halkın iktidara gelmiş olması en güçlü sloganlardan biri oldu. Eşitlik güzel, ideal; daha önce sesini duyuramayanlar duyursun sesini. Ama herkesin karar alıcı olarak doluştuğu sistemlerde etkinlik sorunu oluşur, haberiniz olsun. Bunu ben "laikçi elit" olduğum için söylemiyorum; "conflict between equality and efficiency" (etkinlik ve eşitlik arasındaki çatışma) olgudur, onun için. Çarpık bir elitizmden kurtulurken elitizm terimi bu ülkede öyle bir kirlendi ki; etkinlik ve yapıcılık etkisi yaratacak elitizm de dışlandı, çok büyük darbe aldı. Bu etki olmadan Türkiye makro ekonomi rakamları ile dünyaya hava atar atmasına da insani gelişme endeksi göstergelerinde nal toplar.

Ülkenin ekonomisi dünyanın en büyük 15. ekonomisi olur olmasına da, iyiyi kötüden ayırmaya yardımcı olacak elit bir etki olmadan 187bin kadın kuması ile oturur, 1 yıl içerisinde erkekler 'namus' diye 217 kadın öldürür, yine 1 yılda trafikte 4041 kurban verilir. Aile ve Kadından Sorumlu Devlet Bakanı "erkek adayla daha çok oy alacaksa niye kadın aday göstersin" diyebilir. Geometri "zor geliyor" diye geometri basitleştirilir. Madenler özelleştirilirken güvenlik kontrolleri gevşetilir.

İyi elitizm bugünün yükselen değeridir, aklınızda bulunsun. ABD'de örneğin kendini "çocuğu okula giden ortalama anne" diye tanıtan ve 2012'deki başkanlık adaylığı pek de şaka olmayan Sarah Palin'e baktıkça "elitizm belki de o kadar kötü bir şey değil" düşüncesi yaygınlaşıyor.

Ben bunları niye yazdım? Ard arda benim bu düşüncelerimi doğrulayan iki benzer yazı okudum da ondan; biri Cüneyt Ülsever'den diğeri Oray Eğin'den. Ülsever, "[Başbakanın] kızdığı, rövanş almak istediği kesim (% 42) hâlâ ülkenin en dinamik insan sermayesini oluşturuyor, siyasette azınlık olan bu kesim ülkelerin motoru olan nitelikli insan gücünde çoğunluk" yazmış. Eğin ise elitin "kötü bir kelime değil", "özenilecek bir kelime" olduğunu...

Ben de son olarak diyorum ki; salt halk iktidarı sosyal adaleti, yaygın refahı, yenilenebilir enerji kullanımını, orman arazisini korumayı, cinsel ayrımcılık gözetmeden insan hayatına saygıyı getirmez. İddialıyım; bunlar için elit lazım!
Nasıl bir elitizmden bahsettiğim açık değilse belki sonra yine anlatırım.

2 yorum:

  1. bu kadar elitizm de biraz tepe inme modernizm olmuyor mu?

    YanıtlaSil
  2. Aşk olsun, daha ne kadar elitizm aşamasına gelmeden ben "bu kadar elitizm" demişisin :) Ama elitizmin böyle bir etkisi var gerçekten. İyisinin tanımına yer açmak anlatan için zor. Ben bu devirde "tepeden inme modernizm"in zaten hükmnü yitirdiğini düşünüyorum. Olmuyor da olmuyor işte Irak'a bak. Ama toplumun dönüşebilmesi için elit lazım diyorum.

    YanıtlaSil