Kolileme tam sürat devam ediyor. Heyecan ve hüzün birarada. Kredi kartlarımın limitine ulaşmış olduğumdan endişe de var tabii.
Kitapları raflardan indirip kutulara koyarken "bu yılın sonuna kadar kemer sıkmalıyım," "artık markafoni'ye girmeyeceğim, beğenince alıyor insan," "keşke lovelyshoes.net'e girmeseydim hiç," "indirim bitmeden Panora'ya adımımı atmayacağım," "aslında benim bir yan gelirimin olması lazım; bu sene beni bir 'big idea' vurur mu acaba?" "evet kemer sıkmalıyım ama acaba Marks&Spencer'daki o güzelim mavi eteğin bedeni kalmış mıdır?" düşünceleri de kafamda uçuşuyor.
Şaka bir yana, mali durumum konusunda bol bol düşündüğüm günler bunlar. Tavan yapmış taşınma/yerleşme harcamalarım bir yana bütçemde kara delikler var üstelik. Bir türlü kapatmayı başaramadığım, son miktarı hep küsüratla kaçırdığım ve o 0.bilmemne lirayı bana 3 liralık ekstre ile duyuran bir Garanti Bankası hesabım var mesela. Telefonla, şubeden çok denedim, kapatamıyorum o.çocuğunu. Yurtdışında yaşarken aldığım ama döndükten sonra "kapatmayın, askıya alın, yine giderseniz hemen 24 saatte aktifleştirirsiniz" dedikleri bir Vodafone hattım var mesela. Her ay 6 lira ödüyorum, Türkiye'den burnumu Kıbrıs hariç bir yere uzatmamış olmamın 2. yılını kutlayacağım yakında. Yazın orada burada çalıştığım için ve de özellikle yazlık için aldığım Vodem'im var mesela Vodafone'dan. Sonbahardan beri zaten sabitleştim, ofis haricinde ya evde ya Starbucks'da çalışıyorum; hiç birinde de Vodem'e ihtiyaç yok. Ama taahüt verdim "kullanacağım 18 ay" diye, ödüyorum her ay 30 da küsür lira. Gerçi yeni eve taşınınca oraya internet bağlatmayacağım, Vodem kullanacağım ama bu sefer de kotasını arttırmam lazım. Yani olmayan paramı saçıp duruyorum.
Bir de tabii devletin ve bankaların aldığı Deli Dumrul vergileri ve masrafları var. Bu ev alma sürecinde bilmem ne masrafı, harcı, katkı payı ödemekten imanım gevredi. Hemen ardından gelen mecburi trafik sigortası, taşıt vergisi üzerine tüy dikti. NTV Tarih'in yatırdığı iki makalelik yazının parasından YapıKredi anında zart diye 60 lira hesap masrafı kesti. Böyle durumlarda aklıma babamın bir tanıdığının hikayesi geliyor. Adam bakmış sahip olduğu her şeyden inanılmaz vergi ve masraf alınıyor. Satmış savmış her şeyini, ev, araba, her şey, kapatmış telefonlarını, çıkmış kiraya... Masrafsız ve vergisiz hayat.
Ya böyle olacak ya da ben cüzdanımdaki kara delikleri kapamayı öğreneceğim. Hesaplı ve kaliteli hizmeti bulup onu satın almayı, indirimden alışveriş yapmayı, ihtiyaçlarıma yani liste yaparak listedeki maddelere odaklanmayı, nakit ödeme yapmayı, nakitim yoksa kredi kartımı çıkarmadan iki kere düşünmeyi... Bu böyle olacak; aldıklarımla değil yaptıklarımla kendimi iyi hissetmeyi öğrenmem gerek.
Ama tabii bu arada "voliyi vurma" hayalim de devam edecek. Bir Steven Jobs olamam elbette ama benim de bir "big idea"m olur bir gün, neden olmasın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder