29 Nisan 2011 Cuma

PELÜZE

Yazma kursu tam hız devam ediyor. Ahmet İnam'ın özgüllük hakkında anlattıklarını sonra yazacağım. 6 saatlik dersimin ardından kursta da hocalıktan çıkamayınca Mehmet Eroğlu'nun "zaten yakında yerimi alacaksın" sözüne de sonra güleriz. Önce başka şey anlatacağım. Çünkü bana, olduğum insana müdahele edildi ve ben insan karakterine yapılan her türlü müdaheleyi reddediyorum.

Nasıl bir müdahale olduğunu boşverin. Size burada müdaheleyi değil de nasıl hissettiğimi anlatacağım: Anne tarafı Makedonya'dan göç ettikten sonra Kayseri'ye yerleşmiş. Anneannem Cemile hiç memnun değil ama katlanıyor; ta ki pelte yapıp dağıttığı o güne kadar. Rumeli'de çok sık yaptıkları, sevdikleri bir tatlı; pelte yerine pelüze diyorlar. Anneannemin dağıttığı pelüze Kayseri'deki mahallede hadise oluyor, "bu yeni gelenler büyücü, yedikleri şey oynuyor" diye. Asabı bozulan Doruk ailesi de kalkıyor Akhisar'a taşınıyor.

Ben işte anneannem pelüze dağıttıktan sonra aldığı beklenmedik ve insanı boğan tepki karşısında ne hissetmişse onu hissediyorum. (Bu arada benim de göbek adım Cemile) Şaşkınlıktan kızgınlığa, kızgınlıktan dehşete, sonra da çok samimi bir üzüntüye dönüşüyor duygularım.



Farklı karakter özelliklerimden dolayı profesyonel ortamda yapılan bu müdahele, benim neşemi, itiraz eden ama espiri de yapan, gönül de alan koca sesimi kısarsa sistem huzura mı erecek yani? Üstelik yanlış, çarpık, kötü hiçbir şey yokken ortalıkta, sadece farklılık varken.

Üzgünüm çünkü gafil avlandım...Ama kısa sürdü; geçti, bitti. İşin ilginç yanı, kendimi müdahele öncesine göre daha güçlü hissediyorum.

Beni hayatta en çok hüzünlendiren hikayelerden bir tanesi Oscar Wilde'ın "ahlaka aykırı" yaşantısı nedeniyle düştüğü hapiste, hınzırlığına, zekasının oyuncu yanına veda edip, kendisi neden sonra özgürlüğüne kavuşurken, neşesinin bir kısmını demir parmaklar arkasında bırakıp bambaşka bir insana dönüşmesidir. Wilde yaşam tutkusunu kaybettiğinde dünya daha iyi bir yer mi olmuştur? Dünya, insan olma mucizelerinden bir tanesini feda edince daha mı huzurludur?

4 yorum:

  1. Aaa üzmüşler seni...Yazı kurslarına çok değişik insanlar geliyor ve çok değişik tepkiler oluşuyor. Takma diyeceğim ama biliyorum insan sosyal bir çevrede en basitinden kabul görmek istiyor. Zor iş. Zor. Allah kolaylık versin.

    YanıtlaSil
  2. Uzduler gercekten ama kurstakiler degil, is yerinde sacma sapan seyler oldu. Cok fena bir oyuna geldim ama neyse o da gecti, bitti. Kurs cok tatli geciyor. Sacma sapan seyler de yazsak galiba (Ankaralı olmamizdan) iddiali kimse ve ukala yorumlar (henuz) yok :))

    Sevgiler....

    YanıtlaSil
  3. profesyonel ortamlarda, iş ortamlarında oluyor bu tarz durumlar. neden oluyor sorusuna birçok cevap verilebilir. bunlardan bir tanesi kişilerin kendine, kendi tarzında güvenli alan yaratma arzusu. farklılığı, kendini tedirgin hissettiği alanı normalleştirmek eğilimi, oradan güvene gitmek isteği. oysa farklılık, farklılıklar hayatı renklendiren unsurlardan biridir. ama gerçekten yaşamak isteyen insan bu duruma uyum sağlayabilir. Kısa zaman önce okuduğum Barış Bıçakçı'nın "bizim büyük çaresizliğimiz" romanından bir alıntı yapacağım;
    "İnsanoğlunun daha az çaba yani daha az enerji harcamak, tasarruf etmek yönünde değişmez bir eğilimi vardı. oysa batı dünyası tasarruf etmek eğilimiyle birlikte yaşamak fikrinin de üzerine kurulmuştu. yaşamamayı bir halt sanan biz mistik doğulular bu yaşamamak fikri nedeniyle hiç bir şeyin peşinden gitmiyorduk, kahır çekiyorduk, ekşiyorduk"
    geçsin gitsin sen yaşamana bak peripatetic:)

    YanıtlaSil
  4. Hep beraber yaşamaya bakalim aprile :)) Hep beraber, başka yolu yok çünkü... Aklıma senin "İyi bundan sonrasi Alo 170 Mobbing hatti" sozun gelip guluyorum...

    Barış Bıçakçı okuyacağım, en kısa zamanda...

    YanıtlaSil