Hayatımda ilk defa "21 gün" ilkesini uyguladım. Tam 21 gündür 5.30'da (tatil sabahları 6.30) kalkıp 45 dakika (hafta sonu 1 saat) sabah yürüyüşü yapıyorum. Daha önce de pek çok sefer denemiş olmama rağmen ancak 2 gün üst üste becerebildim. Duymuşsunuzdur; bir eylemin alışkanlık olabilmesi için 21 gün aralıksız tekrar edilmesi gerekiyormuş. Buna göre ben artık bir sabah yürüyüşçüsüyüm.
İlk hafta çok zor geçti, öğleden sonraları saat 2 gibi bir köşeye kıvrılıp uyumak istiyordum. 5.30'da kalkmak zorundaydım, daha geçe kalırsam siteye 6.45'ten sonra girip çıkmaya başlayan okul servislerinin egzosuna maruz kalıyordum çünkü. Bu sefer dayandım. Hayatımın ikinci yarısında artık herhangi bir insan olmayı hayal edemeyeceğime, hayal ettiğim insan gibi davranmak zorunda olduğuma karar verdim. Hayalimdeki insan Nobel falan kazanmıyor, sabahları 5.30'da kalkıp sabah yürüyüşü yapıyordu.
Haruki Murakami'nin What I Talk About When I Talk About Running (Koşmaktan Bahsettiğim Zaman Neden Bahsediyorum) kitabı benim için dönüm noktası oldu. Hayatının belli bir noktasında fiziksel bir iyi alışkanlık kazanmanın, insanın zamanı geldiğinde fiziksel sınırlarını zorlamasının nasıl bütünleyici bir duygu olduğunu ve insanın bu duyguya nasıl ihtiyaç duyduğunu anlatıyor. Bence bu kitabı İstanbul'daki Dünya Basketbol Şampiyonası sırasında FIBA'nın ponpon kızlarının Başbakan tarafından kısıtlanmasına "kadın vücudunun meta olarak kullanılmasına ben de karşıyım" diyerek destek veren Alev Alatlı da okumalı. Başarı, meydan okuma, engel aşma zihinsel olduğu kadar fiziksel eylemler sonucunda da ortaya çıkar ve insan olma sürecinin bireysel deneyimlerinden biridir. Yükselen muhafazakarlığın bu çeşit meydan okumayı özellikle kadınlar için öldüreceğinden endişeliyim.
Verdiğim izlenimin aksine hayatta çok fazla iyi alışkanlığı olan biri değilim ben. Bir kere istifçiyim, güzel kutulardaki nane şekerlerini bitirmeden bir köşede unuturum, yığılırlar, bitmedikleri için atamam da. Son sayfaları boş onlarca not defterim vardır, daha bitmedikleri için onları da atamam. Bitmeden yenisi alınmış kozmetik ürünlerin kötü karması altında ezilmekteyim ve artık iyi alışkanlıkların iyi karmasına ihtiyacım var. Bu yüzden de bu 21 gün ilkesine dört elle sarılmış bulunuyorum. Bahar geldiğinde Murakami gibi koşma aşamasına gelmeyi umuyorum. Hadi hayırlısı.
21 gün ve alışkanlıklar konusunda benim de birşeyler yapmam gerek, lütfen bu konuda bana destek...
YanıtlaSilUzun süreden beri bloglarda okuduğum en güzel yazıydı. Ya da uzun zamandır, bulunduğum odanın anahtarını arıyordum ve şimdi buldum. Tamam, ben de varım, '21 gün'ü sevdim.
YanıtlaSilYürüyüşünüz sonrasında kendinize sadece 26 saniye ayırarak, hayatınızda olmasını dilediğiniz her şeyi tezahür ettirebilmeyi de ister miydiniz? Şimdi uzun uzun yazmayayım, bunu da programınıza dahil etmek isterseniz detaylıca yazarım.;-)
Görüşmek üzere...
Sema.
semaksu@yahoo.com
@aprile goreyim seni; sen 21 gunde iyi aliskanlik edinemeyicek insan misin :)) Ben ancak henuz tatli/sekersiz 21 gun hedefimi basaramadim. Simdi ki hedefim liste yapip uygulayabilme basarisi gostermek. Bir tane cok cok buyuk uzun vadeli master liste, sonra ondan aylık, haftalik ve gunluk listeler yazip cizik atarak yol almak. Diyorlar ki boylece o gun sampuanın bitmiş ve sen sadece sampuan alip listede onun ustunu cizsen bile bir basari hissi veriyor. Ayrica psikolojik olarak "hayatinin kontrolu sende" mesaji veriyor. Bakalım en iyisi bir 2011 listesi yapmak galiba.
YanıtlaSil@sema Ben de blogunuzu cok begendim, yarismada basari diliyorum. Bu sabah yuruyus sonrasi sizin bu bahsettiginiz 26 saniyeyi dusundum ne olabilir diye. Elbette istemez miyim ogrenmek:)) Görüşmek üzere tüm iyi dilekler....