Yogaya iki sene önce başladım, bir senedir aralıksız yapıyorum. Çok uzun zaman "asla başaramayacağım" dediğim, uzaktan baktığım bu eylemde artık kendimi çok rahat hissediyorum. "Keşke daha önce başlasaydım" diyorum bir an. Sonra zamanlamanın sorgulanmaması gerektiğini, doğru zaman o olduğu için o zaman başladığımı düşünüyorum. Pişmanlığım yok oluyor.
Fazla kilolarımın bir kısmı hala duruyor ama "yapamam" düşüncesinden daha büyük bir engel değil seanslarda. Aşağıya bakan köpek hareketinde artık topuklarım yere değiyor. Savaşçı hareketinde kollarım, dizlerim aynı hatta, hissediyorum sırtım dimdik. asanalarda bileklerime ulaşıyorum, ayak tabanlarıma kadar uzanıyorum bazen. Kollarım hala istediğim kadar esnek değil. Ama o da olur zamanla. Verdiğin emeğin karşılığını mutlaka alıyorsun yogada. Önemli olan eyleme geçmek. OM sesini ve işaretini "salt eylem"i temsil ettiği için içselleştirmeye başladım. Her eylem mutlaka ki başarıyla sonuçlanmayacak ama eyleme geçmeden de sorunlar çözülmüyor.
"Hareketin içinde kal Akça" sözünün ne anlama geldiğini de artık daha iyi anlıyorum. Hareketi hemen sonlandırmamanın, hareketin içinde kalmanın hem fiziksel hem düşünsel engelleri kaldırmaya faydası var. Yogadan önce "hayattaki engeller" dendiğinde aklıma sistem, gelir adaletsizliği, adam kayırmaca gelirdi. Onlar hala var ama onlardan önce suçluluk, pişmanlık, kendini beğenmeme ve acıya saplanıp kalma durumları geliyor artık. Suçluluk, pişmanlık, utanç ve acıdan arınmadan zaten diğer engelleri yenmenin olanağı yok.
Daha çok başındayım yoganın. Ama bundan sonra onsuz olmayacağım, biliyorum. Deniz Hocam'a da gönülden teşekkür ediyorum bu yolda. Yargılamadan, her şeyin "yapılabilir" olduğunu hissettirdiği için. Sonbahar'a kadar üye olduğum spor salonundaki seanslara gitmeye devam edeceğim. Şimdiki hocamdan ayrılmayı hiç istemiyorum. Sonbaharda Ferhan Hoca'nın ileri yoga seanslarına katılmayı düşünüyorum.
Salı gününe randevu alabilirsem sağ bileğimin içine OM işareti